
Evren ilk varoluşundan itibaren binlerce gizemi bünyesinde barındırır. Bilinmeyen gezegenler, bilinmeyen boyutlar, kara delikler ve daha keşfedilmeyi bekleyen binlerce sır… Çözülememiş bunca sırrın yanı sıra zamanın başka bir evren için de aktığını düşünün. Kulağa inanılası gelmiyor değil mi? Gelin hep birlikte biz de bu gizemin bir ucundan tutalım. (:
Paralel Evren Nedir?

“Çoklu Evren” olarak da bilinen paralel evren, sonlu ve sonsuz var olan evrenlerin hipotezsel bütününü oluşturur. Bu evren var olan her şeyi (zaman, fizik kuralları, mekan evrendeki enerjiler vb.) içinde barındırır. Paralel evrenin bir diğer adı da alternatif evrendir. Ayrıca pek çok çalışma sonucunda bilim insanları tek bir paralel evrenin olmadığı, birden çok paralel evren olabileceği sonucuna varmışlardır. Paralel evren ile ilgili yürütülen pek çok çalışma vardır ama en önemli çalışmaları yürüten NASA olmuştur. Kurulduğu tarihten bu yana evrenle ilgili onlarca bilinmeyeni ortaya çıkaran NASA, paralel evren araştırmalarıyla da zaman zaman gündeme gelmektedir.
Teorinin Doğuşu:

Çoklu evren, her evrenin doğasını ve evrenler arası kurulmuş olan bütün ilişkileri içermektedir. Paralel evrenler; fizikte, psikolojide kozmolojide, astronomide, dinde, felsefe gibi alanların tümünde hipotezler kurulmasını sağlamıştır. Paralel evren terimi ilk kez Amerikalı psikolog ve felsefeci William James tarafından 1895 yılında kullanılmıştır. Bundan yıllar sonra ise Amerikalı fizikçi Hugh Everett çoklu evren teorisi ele alınmış zamanla kuantum fiziği alanında ilgi çekici ve çok tartışılan bir olgu haline gelmiştir. Kuantum fiziğinden türetilen çoklu evren teorisine göre dünya üzerindeki canlıların alternatif kopyalarının yaşadığı çoklu evrenler bulunmaktadır. Ancak bazı araştırmacılar bu durumun bütün evrenlerde geçerli olmadığını savunmaktadır. Bazılarına göre ise bu alternatif klonlar ait oldukları gerçek kimliklerin yaşamlarının birebir aynısına sahiptirler. Yani kendi hayatınızın aynı zaman dilimi içerisinde klonunuz tarafından da yaşandığını düşünün. Tüyler ürpertici değil mi?
Nasa’dan Çoklu Evren Açıklaması:

NASA paralel evren ile ilgili yıllardır şaşırtıcı çalışmalar yürütmektedir. NASA’nın yaptığı son çalışmalardan birinde şaşırtıcı sonuçlar elde edilmiş ve insanlığa heyecan verici açıklamalar sunulmuştur. Peter W. Gortham öncülüğünde, Hawaii Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada ulaşılan veriler çoklu evrenin gerçek olabileceği iddialarına sebep olmuştur. Peter W. Gorham öncülüğündeki araştırma grubu Antarktika bölgesinde yer alan buzulların yüksek enerji içeren nötrinolarla etkileşime girdiğinde yaydığı radyo dalgalarını tespit eden özel bir biçimde tasarlanmış, özel maddeden yapılan bir balon kullanmıştır. Bilim insanları balonun üçüncü kez uçuşunun sonuçlarını balonu önceki uçuşları ile kıyaslamıştır. Bu kıyaslama sonucunda balonun önceki uçuşlarından elde edilen verilerin sonuçları incelendiğinde sinyalin uzaydan değil de daha çok yerin altından geldiği tespit edilmiştir. Tüm bu verilere göre parçacıkların zamanda geriye yolculuk edebildiği ve bunun paralel evrenlerin varlığına kanıt olabileceği öne sürülmüştür. Çoklu evreni işaret eden diğer bir olgu da Büyük Patlama teoridir. Tüm bunlara rağmen pek çok bilim insanı çoklu evren teorisine kuşku ile bakmaktadır. Yine de NASA’nın yürüttüğü bu çalışma ile birlikte çoklu evren olgusuna inanan bilim insanı sayısında hatrı sayılır bir artış meydana gelmiştir.
Sicim Teorisi

Sicim teorisi kuantum fiziği ile Einstein’ın genel görelilik kuramını birleştiren bir teoridir. Sicim kuramına göre evrendeki tüm maddeler sicim adı verilen titreşimli, atomatlı parçacıklardan oluşmaktadır. Sicimler titreşerek proton ve nötroları oluşturur. Sicim teorisi 6 boyuttan oluşur. Bu boyutların beşincisi ise paralel evrenler boyutudur. Bu boyutta zamanın işleyişinde bir kırılma yaşanır. Bu kırılmanın sonucunda sicimler farklı titreşimlerde bulunarak paralel evrenleri meydana getirir. Pek çok fizikçi bu teorinin kanıtlanabilirliğinin düşük olması nedeniyle teoriyi kaydadeğer görmemektedir. Çünkü sicim denilen parçacıklar ışığın en küçük dalga boyundan bile daha küçüktür bu nedenle günümüzde bu parçacıkları inceleyebile ek bir cihaz bulunmamaktadır. Günümüz biliminde evreni açıklayan iki farklı teori vardır. Birincisi Albert Einstein’ın genel görelilik kuramı, diğeri ise evrendeki maddeleri ve atomları inceleyen kuantum fiziğidir. İşte bu iki teori eş zamanlı olarak, bir bütün halinde incelendiğinde insan oğlunun evreni bütünüyle anlaması ve evrenin sır kapılarını aralaması mümkün olacaktır.