Dune yani diğer adı ile Çöl Gezegeni 1965 yılında Frank Herbert tarafından kaleme alınmış bir eserdir. Kitap serisi toplamda altı ciltten oluşmaktadır ve son kitap 1985 yılında yayımlanmıştır. Bu inceleme yazısında serinin ilk kitabı olan ‘’Dune’’ üzerine konuşacağız.

Günümüzden yüzlerce yıl sonrasını anlatan kitapta kendinizi inanılmaz derecede etkileyici, sürükleyici ve inanılması güç bir dünyanın içerisinde bulacaksınız. Kitabı okumadan önce filmi çıkar çıkmaz seyretmeye gittim ve tam anlamıyla hayran kaldığımı belirtmek isterim. Filmden hemen sonra kitap serisini aldım ve okumaya başladım. Okudukça bu büyülü dünyanın içerisinde kayboldum. Birinci kitap toplamda 688 sayfadan oluşmakta ve filmi birinci kitabın yarısını anlatmakta. Bu seri kesinlikle okunması, izlenmesi ve üzerine araştırmalar yapılması gereken bir kitap serisi çünkü Yüzüklerin Efendisi kitap serisi ile yarışacak kadar da iddialı bir seridir. Dune serisinin bir başka farklı özelliği de günümüzden binlerce yıl sonrasında geçiyor olmasına karşın teknolojik araçların çok sınırlı olması ve ilkel bir yaşamın benimsenmiş olması. Bunun sebebi yıllar içinde teknolojinin ve robotların çok gelişmesi ve insanlar ile robotlar arasında Butleryan Cihadı’nın yapılmış olunup bütün teknolojik araçların yok edilmesi. Teknolojik araçlar hiç yok diyemeyiz ancak belli başlı alanlarda kullanılmaktadır.

Kitapta beni etkileyen birçok yer oldu. Yazımda bu pasajları da sizlerle paylaşacağım. Dilerseniz önce bu kitap bize ne anlatıyor bundan bahsedelim.

Kitap uzay çağında geçiyor. Uzay İmparatorluğu, İmparatorluğa bağlı gezegenler ve bu gezegenleri yöneten hanedanlıklar… Caladan isimli gezegenin yönetimi Atreıdes Hanedanlığı’na bağlıdır. Bu hanedanlık zamanla çok fazla güç kazanmaya başlamıştır. Bu durum İmparator IV. Shaddam’ın hoşuna gitmez ve buna bir çözüm aramaya başlar. Dune ismi verilen ve tamamı çöllerle kaplı olan bu gezegenin yönetimini Atreıdes Hanedanlığı’na vermeye karar verir. Suyun bol olduğu, nesillerden beri burada yaşayan Dük Leto ve ailesi için bu resmen sürgündür ancak İmparatorun emrine karşı çıkmak savaş sebebidir bu yüzden istemeden de olsa bu kararı kabul etmek zorunda kalırlar. Kısaca Dune gezegeninin neden bir sürgün yeri olduğuna değinelim. Bu gezegen daha önce bahsettiğim gibi tamamı çöllerle kaplı bir gezegendir. Çölün altında dev kumsolucanları vardır. Su yok denecek kadar azdır ve Melanj adı verilen fazla tüketildiği takdirde halüsinasyonlara sebep olan baharata sahiptir. Bu gezegenin yerli halkına ise Fremenler denilmektedir. Çok fazla baharata maruz kaldıkları için en belirgin özellikleri olan masmavi gözlere sahip olan bu halk sefalet içerisinde yaşamaktadır. Olaylar Atreıdes Hanedanlığı’nın Dune gezegenine ayak basması ile başlar.

Dük Leto’nun oğlu ve varisi Paul daha önce hiç görmediği Dune gezegenini rüyalarında görmesi ve aslında bu gördüğü rüyaların gelecekten kesitler olduğunu anlaması uzun sürmez. Nihayet yolculuk zamanı gelir ve Atreıdes Hanedanlığı Dune gezegenine doğru yola çıkar.
Gezegene iner inmez yerli Fremen halkı tarafından Lisanü’l – Gayb ‘’Dışdünyadan Gelen Ses.’’ olarak seslenilen Paul bu duruma oldukça şaşırır. Bu terim dünya dışı peygamber için Fremenlerin kullandığı bir terimdir. ‘’Su Veren’’ şeklinde tercüme edildiği de olur. Yıllardır kendilerini kurtaracak olan mesihlerini bekleyen Fremen halkı doğacak olan bu kişinin bir Bene Gesserit çocuğu olarak doğacağını biliyorlardır. Bu yüzden kendilerini kurtaracak olan kişinin nihayet geldiğini düşünürler.

Dilerseniz Paul’un neden bu kadar önemli olduğuna değinelim. Bene Gesserit Okulu ‘’Düşünen makineler’’ denen aygıtlar ile robotların yok edildiği Butleryan Cihadı’nın ardından, temelde sadece kız öğrenciler için kurulan, zihinsel ve fiziksel eğitim veren kadim okuldur. Siyasi olarak gücü ellerinde bulundurmak isteyen bu topluluk bir Kuisatz Haderah ‘’Yolun Kısaltılışı’’ Bene Gesseritlerin bilinmeyene karşı genetik yoldan üretmeye çalıştıkları çözüme, yani organik zihinsel güçleriyle uzay ile zaman arasında köprü kuracak Bene Gesserite verdikleri isimdir. Yani bu kişi mesihtir. Bir Bene Gesserit olan Paul’un annesi Jessica kız çocuk doğurması için emir alır. Ancak kralını çok seven kadın ona bir erkek çocuk vermek ister fakat erkek bir Bene Gesserit’in nelere sebep olacağından habersizdir.
Bene Gesseritlere ait olan ‘’Korkuya Karşı Duası’’
‘’Korkmamalıyım. Korku katilidir aklın. Korku, mutlak yıkım getiren küçük ölümdür. Korkumla yüzleşeceğim. Onun etrafımdan ve içimden geçmesine izin vereceğim. Ve geçip gittiğinde, onun izlediği yolu görmek için iç gözümü kullanacağım. Korkunun geçtiği yerde hiçbir şey olmayacak. Yalnızca ben kalacağım.’’
GOMCEBBÂR TESTİ
Tahakküm eden düşman; başarılı olunmazsa ölümle sonuçlanan insani farkındalık sınavında Bene Gesserit Gözetmenleri tarafından kullanılan, ucu metasiyanürlü, özel bir zehirli iğne.

Bu testin amacı: Hayvanlar kapandan kurtulmak için kendi bacaklarını ısırarak koparırlar. İnsan kapanda kalmayı seçer, acıya dayanır, tuzağı kuranı öldürerek türdeşlerine yönelik bir tehdidi ortadan kaldırmak için ölü taklidi yapar. Test uygulanırken elinizi bir kutunun içerisine koyarsınız. Bu kutunun içerisinde acı vardır. Öyle bir acı ki deriniz sanki yanıyor kül oluyor gibi dayanılmaz bir acı hissedersiniz. Testi geçmenin tek bir yolu vardır. Elinizi kutudan çekmemelisiniz. Bu teste bütün Bene Gesseritler gibi Paul de tâbi tutulmuştur.

‘’Elde etmenin de vakti vardır, yitirmenin de. Elde tutmanın da vakti vardır, bırakmanın da; sevginin de vakti vardır, nefretin de; savaşın da vakti vardır, barışın da.’’
Dune gezegeninde suyun ne kadar değerli olduğunu sizlere şu pasaj ile göstermek istiyorum. Bu kısım beni gerçekten en çok etkileyen ve tekrar tekrar okuduğum bir kısımdır. Paul ile Fremen Jamis ölüm dövüşü yaparlar ve Jamis kaybeder. Jamis’in cenaze töreninden;
Paul, ‘’Ben Jamis’in dostuydum,’’ diye fısıldadı.
Gözlerinin yandığını, ağlamaklı olduğunu hissediyordu…
Kendini zorlayarak sesini yükseltti. ‘’Jamis bana… İnsan… Öldürmenin… Bedeli olduğunu öğretti. Keşke Jamis’i daha yakından tanısaydım.’’
Önünü görmeden, el yordamıyla çemberdeki yerine geçip taş zemine çöktü.
Biri, ‘’Ağlıyor!’’ diye fısıldadı.
Çemberdekiler fısıldamaya başladı: ‘’Usûl ölüye su veriyor!’’
Paul ıslak yanaklarına dokunan parmakları hissetti; etrafındakilerin hayretle fısıldaştığını işitti.
Onların seslerini duyan Jessica bu deneyimin ne kadar derin olduğunu, burada gözyaşı dökmenin normalde ne büyük bir kabahat olduğunu fark etti. Bir söze odaklandı: ‘’Ölüye su veriyor.’’ Gözyaşları gölgeler dünyasına sunulan bir armağandı. Kutsal sayılacaklardı şüphesiz.
Jessica bu gezegende suyun ne kadar değerli olduğunu ilk defa böylesine derinden kavrıyordu. Ne su satıcıları, ne yerlilerin kuru tenleri, ne damıtıcı giysiler, ne de su disiplini kuralları bunu anlamasını sağlayabilmişti. Burada, diğer bütün maddelerden daha değerli bir madde vardı… Hayatın ta kendisi olan bu madde sembolizm ve ayinlerle sarmalanmıştı.
Su.

Kitap çok fazla terminolojik terim içerdiği için kitabın arka kısmına sözlük eklenmiş ve kitap daha net anlaşılması için haritayla desteklenmiştir.
DUNE’DA YER ALAN VE SIKLIKLA KULLANILAN BAZI TERİMLER
Mentatlar: İnsan bilgisayarlar
Fremenler: Zensünni Gezginlerinin soyundan gelen, Arrakis çöllerinde yaşayan özgür kabileler.
Şeyh Hulud: Arrakis Kumsolucanı, ‘’Çölün Yaşlısı’’, ‘’Sonsuzluğun Yaşlı Babası’’ ve ‘’Çöl Dedesi’’ Yetişkin bir kumsolucanı devasa boyutlara ulaşabilir. Su onlar için zehirlidir ve hem cinsleri tarafından öldürülmezler.
Mehdi: Fremenlerin kendilerini cennete götüreceğine inandıkları kişi.
Melanj: ‘’Baharatlar baharatı’’ En çok yaşlandırmayı geciktirici özelliği ile tanınır. Bağımlılık yapar.
Naib: Düşmanın eline sağ geçmemeye yemin etmiş kişi. (Fremen liderinin bu yemini etmesi âdettendir.)
Rahibe Ana: Yüksek farkındalık düzeyine ulaşmış Bene Gesserit.
Sardaukarlar: İmparatorluk askerleri
Dune Kitap Serisi Okuma Sırası

DUNE: ÇÖL GEZEGENİ FİLMİ YORUMLARIM
Şimdi dilerseniz Dune: Çöl Gezegeni filminden bahsedelim. Film 2021 Ekim tarihinde Bilimkurgu/Macera türünde yayımlanmıştır. Filmin kadrosu çok kaliteli ve başarılı oyunculardan oluşmaktadır. Sinema severlerin yeni gözdesi olan filmin müziklerini Alman, film müziği bestecisi ve albüm yapımcısı Hans Florian Zimmer tarafından hazırlanmıştır. Müzikler filmin ruhunu çok iyi bir şekilde yansıtıyor ve sizin bu büyülü dünyanın içerisine daha da girmenizi sağlıyor. Kitabı da okumuş biri olarak sinemaya çok iyi bir şekilde uyarlandığını belirtmek isterim. İzleyin, izlettirin; okuyun, okutturun efenim.

Bu müzik de hediyem olsun… 🙂