Yabancı

İşte, buradayım. Doğup büyüdüğüm bu yer… İnsanın doğduğu yere bir yabancıymış gibi hissetmesi ne tuhafmış meğer. Hâlbuki yıllar önce ait olduğum tek yerdi burası. Sokağın girişinde bir bakkal vardı. Sahibi Hayri Bey’di. Bütün gün dükkânının önünde otururdu. Onu herkes tanırdı. Hayri Bey benim için o yıllarda bakkal amcaydı. Aslında o bütün çocukların amcasıydı, bakkal amcası… Hayri Bey’in yanındaki dükkânda berber Selim ve çırağı Turgut vardı. Selim abi mahallenin en genç esnafıydı. Genç olmasına gençti ama bu işteki ustalığını bilmeyen var mıydı, sanmam. İşleri büyüttüğünde yanında çalışması için bir de Turgut’u almıştı. Turgut yerlere dökülen saçları süpürür, hesap kitap işleriyle uğraşırdı. Fakat şu an önünde durduğum bu berber dükkânın içinde işler değişmiş görünüyor. Turgut elinde makası daha önce görmediğim insanlarla sohbet ediyor. Selim abi nerede? Selim abi öldü mü?

Bu düşünce nedense başımı döndürüyor. Yürümeye devam ediyorum. Aklıma birden yeşil sundurmalı bir ev düşüyor. Bu yeşil sundurmalı ev buralarda bir yerlerde olmalı. Bana doğru gelen bir simitçi görüyorum. Yoksa “Simitçiiiii! Simitçiiiii!” diye bağıran Hasan amca mı? İçimden Hasan amcanın olması mümkün değil diye geçiriyorum. Hem “Simitçiiiii! Simitçiiiii!” diye bağırmıyor. Yine de canım simit çekiyor. Bir simit alıyorum. Bu yeşil sundurmalı ev neredeydi acaba? Omzuma bir el dokunuyor. Durduğum yer bir kahvehanenin önü. “Yabancı mısınız?” Bir saniyeliğine düşünüyorum. “Birisini mi arıyorsunuz?” Ben diyorum, içimden, yeşil sundurmalı evi arıyorum. Hayır diyorum, birisini aramıyorum. Nedenini bilmediğim bir şekilde adımlarımı hızlandırıyorum.

Yine yapmıştım. Neden kaçmıştım? İnsanlardan neden kaçıyordum? Belki de yeşil sundurmalı ev yerine önce bu soruların cevabını bulmalıydım. Fakat bu daha zordu. Çünkü cevabı kendi içimde aramalıydım.

Karşıdan gelen biri bana sesleniyor. Şaşırıyorum. Duruyorum. Eski bir dost selamı ile kucaklıyor beni. “Tanımadın mı beni?” diye soruyor. Onu tanımamı istediğini fark ediyorum. Bakışlarımdan anlamış olmalı ki ceketinin sağ kolunu sıyırıp bana yara izini gösteriyor. Yüzümde farkında olmadan bir tebessüm beliriyor. Bana nerelerde olduğumu soruyor. Onu arayıp sormamamdan şikâyetçiymiş. “Ayaküstü olur mu böyle, gel bize gidelim.” Teşekkür ederim, diyorum. Israr ediyor. Malum soruyu hala sormadı. Israr etmesini istemediğim için peki diyorum. Sadece peki…

Eski dostum burada kalmış. Hiç ayrılmamış. Orada da çok durmuyorum. Gitmeden önce “Yeşil sundurmalı ev neredeydi?” diye soruyorum. Gülüyor. Artık yeşil değil, kırmızı diyor. Buralara bir kere daha yabancı hissediyorum.

Sokağa döndüğümde aramızda geçen konuşmalar canlanıyor kafamın içinde. Defalarca benim nasıl gidebildiğimi sordu. Kimseye haber vermeden, kimseyle vedalaşmadan… Ardından duymayı hiç beklemediğim, kendime bile soramadığım o soruyu sordu: “Neden geldin?” Bunları düşünürken evime yaklaştığımı hissediyorum. Orası hâlâ benim evim mi? İçinde ailemin olmadığı o ev nasıl benim evim olabilir ki?

Ve işte… O bahçedeyim şimdi. Havuzunda kaptanı olup kâğıttan gemilerimi yüzdürdüğüm, hasırdan iskemlesinde annemin kaynattığı ıhlamuru içtiğim… Sola döndüğümde babamın diktiği kırmızı güller canlanıyor gözümde. Ne de güzel kokardı o güller! Mutlu olsun diye bu güllerden götürürdüm anneme. Mutlu olurdu ama “Çiçek dalında güzeldir,” derdi bana. Babam ise gülleri kopardığım için kızardı. Şimdi düşünüyorum da, belki ona da güller götürmeliydim. Belki o zaman babam da sevinirdi.

Şimdi, neden burada olduğumu daha iyi anlıyorum. Belki de sadece çocukluğumu özlemiştim. Belki sadece bu evi, belki sadece arkadaşlarımı, belki sadece… Bu belkilerin ardından yıllarca kaçtığım o soruyu sonunda kendime sorabilme cesareti bulmuştum. Neden gitmiştim? Neden kimseye haber vermemiştim? Ve neden daha sonra kimseyi aramamıştım? Bu soruların cevabı yıllar sonra bile bir bilmece.

Kapak fotoğrafı https://www.araguler.com.tr/istanbulphotos2.html sayfasından alınmıştır.

Reklam

One comment

  1. Muhammed Furkan Akdoğan · Kasım 8, 2021

    Çok uzun zaman önce biri ağaç dikmese bugün bir başkası gölgede oturamazdı. Warren Buffett

    Liked by 1 kişi

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s