
Hiç düşündünüz mü, maddeler yeryüzünde nasıl sabit kalıyor? Uzayda cisimler havada süzülüyorken biz nasıl havada kalamıyoruz? İşte bunu sağlayan özel bir kuvvet var ve biz bu kuvvete yer çekimi kuvveti diyoruz. Bu kuvvet sayesinde maddeler havada asılı kalmıyor. Gelin hep birlikte yer çekiminin ne olduğunu detaylıca öğrenelim.
Yer Çekimi Nedir?

Yer çekimi dünyamızın kütle çekim kuvvetidir. Yer çekimi bir nevi mıknatıs olarak zihnimizde canlandırabiliriz. Yer çekiminin diğer bir adı da kütle çekim kuvvetidir. Isaac Newton tarafından 1642-1727 yıllarında keşfedilmiştir. Yer çekimi kuvveti maddelerin yerinde sabit kalabilmesini sağlar. Eğer bu kuvvet olmasaydı maddeler tıpkı uzay boşluğunda süzülen cisimler gibi havada asılı kalırdı. Kulağa ne kadar hoş gelse de esasen dünya için büyük bir tehdit oluştururdu. Her şeyin dengesiz bir biçimde havada süzüldüğünü düşünün. Biraz korkutucu değil mi?
Yer Çekimi Nasıl Ortaya Çıktı?

Hepimiz Isaac Newton’un hikayesini biliriz. Newton bir gün düşünmek için bir elma ağacının altına oturur. Bu sırada kafasına bir elma düşer ve Newton böylece yer çekimini bulur. Peki gerçekten de yer çekimi böyle mi keşfedildi? Dünya için belki de çığır açıcı nitelikte olan bu bilgi bu kadar basit bir şekilde mi ortaya çıktı? Aslında bu düşüncenin temellerini ortaya atan ilk kişi Aristo’dur. Aristo yukarıdan yere atılan cisimlerin düşüş hızının kütlesine göre değişiklik gösterdiğini fark etmiştir. Yani yukarıdan yere bıraktığı cisimlerden ağır olanı yere daha hızlı düşerken hafif olan cismim diğer cisme oranla daha yaklaş yere ulaştığını fark etmiştir. Aristo’dan sonra bu konuyla ilgili araştırmalar yapan diğer bir kişi de Galileo’dur. O da yaptığı çalışma da iki cismi farklı yüksekliklerden yere bırakmış ve düşüş hızlarının değişiklik gösterdiğini gözlemlemiştir. Bu çalışma sonucunda yere yakın mesafede olan cisimlerin düşüş hızlarının daha fazla olduğunu, yere uzak mesafede olan cisimlerin ise düşüş hızlarının daha yavaş olduğunu fark etmiştir. Aristo ve Galileo ne kadar araştırma yapmış olsalar da yer çekimi kanununu tam olarak açıklayamamışlardır.
Yer çekimi kanununu esas ortaya çıkaran kişi Isaac Newton’dur. Newton uzun yıllar boyunca yer çekimi kanununu araştırmış, bunun üzerine pek çok çalışma yapmıştır. Aslında Aristo’nun döneminde yer çekiminin ne olduğu biliniyordu fakat bilinmeyen bir şey vardı; o da cisimlerin bırakıldığı yere neden düz bir şekilde düştüğü konusuydu. İşte bu konuya son noktayı koyan kişi Newton’dur. Newton’un kütle çekim kuvveti kuramı tam olarak bu konuya aydınlık getirmektedir.
Yer Çekimi Dünyanın Her Yerinde Aynı Etkiye Sahip Mi?

Kütle çekim kuvveti olarak da adlandırılan yer çekimi kuvveti dünyanın her yerini aynı oranda etkilemez. Bunun en temel sebebi gezegenimiz olan dünyanın şeklinden kaynaklanmaktadır. Dünyamız tam anlamıyla bir küre şekline sahip olmadığı için yer çekimi kuvveti gezegenimizin her bölgesinde aynı etkiyi yaratmaktadır. Dünyamızın kendi etrafında yaptığı hareket sonucu gezegenimizin şeklinde bazı bozulmalar meydana gelir. Böylelikle dünyanın şekli kutuplardan basık, ekvatordan şişkin bir şekil almıştır.
Ay ve Dünya arasındaki yer çekimi etkileşimi de, dünyamızın şeklinde düzensizliklere sebep olmaktadır. Ayrıca yüzey şekilleri de kütle çekim kuvvetine göre değişmektedir. Bu nedenle de Ekvator bölgesinde bulunan bir dağın zirvesindeki cismin ağırlığı, deniz seviyesindeki ağırlığından daha düşük olur. Son dönemlerde yapılan pek çok araştırmaya göre buzullardaki erimelerin okyanus tabanının hareketli yapısının gezegenimizin kütle çekim alanını büyük oranda etkilediği sonucuna varılmıştır. Bunun yanı sıra dünya üzerindeki kayaçların yapıları, türleri de kütle çekim kuvvetini etkilemektedir.
