Froebel eğitimin doğumla birlikte başlaması gerektiğini savunur. Çocukların algılayış biçimi, hayata bakış açıları, yetiştikleri ortam, bulundukları sosyal çevre kurulan iletişim için önem taşımaktadır. Çocuk, kimi insan için çok basit bir kelime olarak algılansa bile aslında geleceğimizi şekillendiren yegâne bir değerdir çünkü geleceğin, dünyanın, yarının ta kendisidir. Burada en büyük iş ailelere düşüyor. Ailemizden gördüğümüz ve öğrendiğimiz her şey bizi geleceğimize hazırlıyor. Dünyada her çocuğun yetiştirilme tarzı farklıdır. Burada ülkelerin kültürleri de işin içerisine giriyor. Kimi aile otoriter, kimi aile umursamaz, kimi aile sevgi dolu kimisi ise nefret doludur. Çocukluk denen olgu bizleri bugün biz yapan en büyük olaydır. O dönemlerde yaşadığımız her şey ruhumuza karışıyor ve bugün davranışlarımızla, konuşma tarzımızla, karakterimizle dışarıya yansıyor. Anne babanın yetiştirme tarzı ve davranışları okuldan, sosyal çevreden çok daha önemlidir. Her birimizin kişiliği anne karnından başlayarak tüm yaşamımız süresince toplumsal kurumlardaki yaşantılarla şekillenir.
Çocuklar minyatür yetişkinler değildirler. Onlar üzerindeki etkimiz sandığımızdan çok daha büyüktür. Frijhoff ’a göre çocuklar tarihin dilsiz kaynaklarıdır. Anne ve babalar çoğu zaman çocuklarının yerine karar verir, onları istemedikleri durumlara sürükleyebilirler. Burada da devreye okul giriyor. Anne ve babadan sonra en büyük etkiye sahip olan öğretmenler çocukların her birini bir birey olarak görmeli ve bu doğrultuda onları yetiştirmelidir. Çocukları toplumdan soyutlamamamız, onları da toplumun bir ferdi olarak görmemiz gerekmektedir. Bu yüzden en iyi şekilde eğitmemiz gerekmektedir. Anne babanın ebeveyn olarak gösterdiği davranışlar özellikle toplumsallaşma sürecinin en yoğun yaşandığı ve kişilik gelişiminin temellerinin atıldığı okul öncesi dönemde önemli rol oynamaktadır.
‘’Çocuktan al haberi’’ sözü sıklıkla duyduğumuz bir cümledir. Burada değinilen en önemli şey çocukların saflığı, dürüstlüğü, sadeliği temsil ettiği düşüncesidir. Çocuklarınızı sevin, onlara saygı gösterin. Sevildiğini, sayıldığını gören bir çocuğun kendine özgüveni de olur, hayatında başarılı da olur. Sevmek en büyük anahtardır. Burada iş sadece annelere düşmüyor. Anneler kadar babalarında üzerine büyük sorumluluklar düşüyor. Unutmayın çocuk sadece bir insan değildir. Çocuk aynı zamanda yarının yetişkini, yaşlısıdır. En doğru şekilde yetiştirilirse yetişkinliğe adım attığında da aynı dürüst, güvenilir insan olmaya devam edecektir. Anne ve babanın olumlu davranışları çocuğun kendine özgü bir benlik geliştirmesini sağlamaktadır. Çocuk yaşamımızın birer halkasıdır.
Çocuk hem ebeveynlerinin bir parçasıdır hem de ebeveynlerinden ayrıdır. Onları yetişkinlerden ayrı değerlendirmek son derece önemlidir. Bilginin, gerçekliğin, geleceğin çoğaltıcısıdır; yatırım yapılması gereken en büyük sermayedir. Jean Jack Rousseau’ya göre ise çocuk masumiyetin simgesidir ve çocukluk insan hayatının altın çağını temsil eder.
Yapılan bir araştırmada ailenin eğitim seviyesinin önemi üzerinde de durulmuştur. Buna göre ilköğretim mezunu annelerin aşırı koruyucu tutumlar gösterdiği görülmüştür. Annelerin eğitim seviyesi arttıkça gösterdikleri baskı ve aşırı koruyucu tutumun düştüğü görülmüştür. Eğitimin yanında ailelerin aldıkları çocuk yetiştirme eğitimleri de önem arz ediyor. Çocuk yetiştirme konusunda bilgi alan aileler daha demokratik çocuklarına karşı daha olumlu tutumlar göstermektedir. Anne babanın iletişimleri ve tutumları çocuğun aile içindeki yerini belirler ve sağlıklı yetişmelerine olanak sağlar.
Geçmişten, geleceğe değişen onca teknolojinin arasında aslında kendi zihnimizi, hayata bakışımızı ve bilgilerimizi değiştirmemiz, geliştirmemiz gerekiyor. Toplumlar arası görülen büyük farklar gelişen teknolojiye rağmen daha da artıyor. Belki kültürlerimizi değiştirmek çok zor olacaktır. Ancak toplumun birer ferdi olan çocukların eğitimine tüm toplumlar eşit ölçüde yaklaşmalıdır. Çünkü çocuk kültür fark etmeksizin aynı ölçüde değerlidir.