
Bütün evren sadece siyahtan oluşsaydı ne olurdu? Bir sabah uyandığınızda her şeyin siyahtan ibaret olduğunu düşünün. Nasıl hissederdiniz? Bu soru bana sorulmuş olsaydı eğer vereceğim cevap muhtemelen şu olurdu: “Sanki hiç sonu gelmeyecek bir gecenin bütün renkleri yediğini düşünürdüm.’’

Dünya üzerinde hatta evrende pek çok renk var ve her rengin de kendine özgü farklı bir enerjisi var. Yapılan araştırmalara göre her renk insanda farklı hisler uyandırır. Örneğin açık renklerin insana enerji verirken koyu renklerin insanı karamsarlığa, olumsuzluğa ittiği düşünülür. Bu izlenimden yola çıkarak renklerin insan psikolojisi üzerinde önemli bir etkisinin olduğunu söyleyebiliriz.

Pek çok psikoloji uzmanına göre her renk bilinçaltımıza farklı bir mesaj iletir. Örneğin yemek yediğimiz bazı yerlerde kırmızı ve tonlarının kullanılmasının nedeni kırmızının açlık dürtümüzü canlandırmasıdır. Bir diğer örnek de kırmızı rengin adrenalin salgısını harekete geçirmesidir. Aynı zamanda kırmızı renk tehlikenin simgesidir. Trafik lambalarında kırmızının kullanılması bu gibi durumlara örnek verilebilir. Pembe renk ise sakinleştirici bir özelliğe sahiptir. Arizona Üniversitesi tarafından yürütülen bir deneyde hapishane demirleri pembe renge boyanmıştır. Bunun sonucunda içerideki mahkumların agresif davranışlarında azalma olduğu görülmüştür. Bu örneğe bağlı olarak renklerin o ortamda bulunan bireylerin üzerinde psikolojik bir etki yarattığı söylenebilir. Sarı, turuncu, kırmızı gibi sıcak renklerin insanların duygularını harekete geçirdiği ve dinamizmi arttırdığı bilinmektedir. Mor, yeşil, mavi gibi soğuk renkler ise insana sakinlik güven ve huzur vermektedir. İş ve hastane ortamlarında soğuk renklerin kullanılmasının sebebi huzur ve güven duygusunun yayılmasını sağlamaktır.

Yapılan bazı araştırmalarda sarı rengin sinirsel bozukluk yaşayan bireylere, mor rengin uykusuzluk çeken bireylere iyi geldiği sonucuna varılmıştır. Psikologlar neşelenmek isteyenlere turuncu, sakinleşmek isteyenlere mavi, canlanmak isteyenlere ise turkuaz rengini önermektedir. Bulunulan ortamın rengi bireyi olumlu veya olumsuz olarak etkileyebilir. Sevmediği bir renk ortamında çalışan bireyin psikolojisi bu durumdan olumsuz etkilenebilir. Bunun sonucunda ise iş verimliliği azalabilir. Sevdiği renklerin olduğu bir ortamda çalışan Bireyde ise bu durumun tam tersi bir durum söz konusudur. İnsanların kendilerini ifade edebilmelerinin bir yolu da renklerdir renkler sayesinde insanlar duygularını ifade edebilir. Moral bozukluğu yaşayan ve psikolojik bir çöküntü içerisinde olan insanlar kıyafetlerinde genellikle koyu tonları tercih etmektedir. Cenazelerde giyilen siyah rengin üzüntüyü ve matemi temsil etmesi bu duruma örnek olarak verilebilir. Mutlu ve neşeli insanlar ise genellikle açık renk tonları tercih ederler.
Yeşil:
Sakinleştirici etkisi vardır. Denge ve uyumun temsilcisidir.
Mavi:
Sadakati, güveni, dürüstlüğü ve sorumluluğu temsil eder.
Mor:
Maneviyat ve hayal gücünü temsil eder. Derin düşüncelerin sembolüdür.
Turkuaz:
Duygusal dengeyi düzenler.
Pembe:
Şefkati, huzuru ve sevgiyi temsil eder.
Kırmızı:
Tutku ve enerjinin temsilcisidir. Aynı zamanda tehlikeyi de temsil eder.
Sarı:
Zekayı, aklı ve bilgeliği temsil eder. Beynin sol yarım küresini göstermek amacıyla da kullanılır.
Kahverengi:
Korumacılığın temsilcisidir. Güvende hissetme ve huzur bulma ifadelerinde temsil eder.
Beyaz:
Beyaz renk saflığı, temizliği, doğallığı temsil eder. Aynı zamanda masumiyetin ve bütüncüllüğün de temsilcisidir.
Siyah:
Siyah renk otorite ve gücü temsil eder. Bununla birlikte derin bir yası, üzüntüyü ve korkuyu temsil etmektedir.

Bütün bu bahsedilenler sonucunda görmekteyiz ki renklerin insan psikolojisi üzerinde önemli ve hafife alınmayacak bir etkisi vardır. Bundan yola çıkarak biz de gündelik hayatımızda kullandığımız renklere dikkat etmeliyiz. Bize enerji ve canlılık veren renkleri kullanmalıyız. Kısacası hayatı sevdiğimiz, bize güç veren renklerle yaşamalıyız.