“Otuz Milyon Kelime” kitabının müfredatı doğuştan üç yaşına kadar küçük çocukların dil çevresini zenginleştirmek için tasarlanmıştır. Dil öğrenme mekanizmasıyla dünyaya gelen çocuklar zengin bir çevrede yetişirlerse ve ebeveyn yeterli desteği sağlarsa hayat boyu etkilerini görmek mümkündür. Doğuştan gelen potansiyellerimizin ve konuşma kimliğimizin gerçekleştirilmesinde dil ortamı büyük öneme sahiptir. Çünkü yaşamın ilk yıllarında ana dili öğrenme sürecinin temelleri atılır. Çocuğun ilk yıllarından itibaren sesleri anlamlandırabilmesi için kelimeler bakımından zengin bir dünyada yaşaması gerekir. Dil ortamının olması ileriki yıllarda matematik, müzik ve görsel sanatlar gibi pek çok becerini gelişmesinde de önemli rol oynar.
Ailenin çocuklarıyla iletişime girmesi, onlarla konuşması, desteklemesi, yanlışlarını düzeltmesi ve çocuğun ihtiyaçlarına cevap vermesi çocuk üzerinde her anlamda olumlu bir etki yaratır. Çocuğa negatif yaklaşmak, baskıcı tutum sergilemek ve yetersiz erken dil ortamı ileriki yaşamını etkiler. Bunun yanında sosyoekonomik faktörlerin de etkili olduğu söylenebilir. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki yüksek sosyoekonomik düzeye sahip ailelerde kelime sayısı, çocuklarına yanıt verme alışkanlıkları ve sözlü onay göstermeleri düşük düzey aileye göre çok daha fazla. Üç yaşın sonuna kadar işitilen toplam kelime sayısı arasındaki fark ise 32.000.000 kelime.
Ebeveyn tutumu yadsınamaz bir gerçektir. Ebeveynin çocuğuyla nasıl ve ne kadar konuştuğu, resmi konuşmaların yanında ekstra konuşmalar yapabilmesi, söylediği her kelimenin sadece bir kelime olmadığını kavraması, çocuğuyla kitap okuması, ona hikayeler anlatması ve ona her daim sevgiyle yaklaşması dil öğrenimi süreci için gerekli hususlardır. Bir çocuğun yaşamını şekillendirmek bizim elimizdedir. Unutulmamalıdır ki bebekler akıllı doğmaz, onlarla konuşan ebeveynler onları akıllı yapar ve zekaya şekil verebilir.