Orhan Pamuk, Türk edebiyatının önemli yazarlarından biri. Bunun sebebi sadece Nobel Edebiyat ödülü almış olması değil, bugüne kadar kırkın üzerinde eser vermiş olması. Pamuk, Nobel Edebiyat ödülüyle bu başarısını taçlandırmıştır. Şimdi beraber Orhan Pamuk’un ilk ve son siyasi romanım dediği “Kar” romanını inceleyeceğiz. Başlangıçta kitaplarının içinde başka kitaplar, başka sanat eserlerini bir içgüdüyle yazan Orhan Pamuk zamanla bunu bir alışkanlık haline getirmiştir. Nitekim “Kar” kitabında başkarakterimiz Ka bir kente gelmesiyle şiir kitabı yazmaya başlar ve bu şiir kitabının adı da “Kar”dır.
Kitap, sosyolojik tespitleriyle ön plana çıkıyor. Yirmi yıl önceki Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu aynı zamanda Kars’ta yaşayan insanları ve geçirdiği zaman zarfındaki durumlarını çok iyi bir şekilde anlatıyor. Kitap kırk dört bölümden oluşuyor. Kitabın belli bölümlerinde Ka’nın yazdığı şiirlerin isimlerini görüyoruz ancak şiirlerin içeriklerini bilmiyoruz. Kitabın gri ve pastellerin bulanık tonlarını kullanan beyaz-siyah ve cennet-cehennem gibi zıtlıkların yanı sıra kar tanesi diyagramının çok boyutlu simetrisi, gerçekliğin karmaşıklığının temel indirgenemezliğine işaret ediyor.
Roman on iki sene boyunca Frankfurt’ta sürgün hayatı çeken, entelektüel sayılabilecek Ka’nın Kars’a gelişi ile başlar. Kars’ta yaşayan kızlar nedensiz bir şekilde intihar ederler. Bunu araştırmak için gazeteci kimliğiyle Kars’a giden Ka kısa süre sonra şeyhlerin ve eski komünistlerin siyasi İslamcılara dönüşen bu yabancı dünyasına hapsolur. Eski lise arkadaşı olan ve aynı zamanda ona karşı duygular hissettiği İpek’in de orada olduğunu öğrenir. Soğuk ve karlı hava koşulları Kars’a ulaşımı engeller. Ka istemeden de olsa Kars’ta kalmak zorunda kalır ve olaylar gelişir.
Kitap, Ka’nın bağımsız bir gözlemci olarak bakış açısı ile aşkınlığı bulma konusundaki kişisel arayışı arasında gidip geliyor. Kitap yayınlandığı tarihten bu zamana eleştiri konusu olmuştur. Kar kitabını okurken Türkiye’nin on beş yirmi yıl içinde nasıl bu kadar çabuk değişmiş olabildiği de beni düşündüren diğer bir konu. Orhan Pamuk kitabın son sözünde Kar kitabını yazdıktan sonra Kars’a bir daha hiç gidemediğini de dile getiriyor. Bu kitabı okurken kendinizi çok farklı bir Türkiye’de bulacaksınız. Mutlaka okumanızı öneririm.
Şu an 143’üncü sayfadayım, ve şunu söylemek istiyorum. Kitapta solcuların hepsinin ateist, batı hayranı, alkolik olarak tanıtılması, hepsinin ileride bir şekilde(mafya olsun, terör olsun, tarikat olsun) kafayı yemesi beni aşırı sinirlendirdi. Orhan Pamuk belli ki siyaset konusunda pek bir bilgisi yok, ama ergen ön yargılı fikri var. Ayrıca az önce bahsettiklerimle birlikte olaylar ve konuşmalar inandırıcılıktan çok uzak. Roman teknik olarak güzel olsa da, fikir olarak ve hikaye olarak hiç gerçekte olabilecek bir şeyi anlatmadığı için açıkçası beni sıktı.
BeğenLiked by 2 people